20 Nis GÖLYAZI
Bursa’nın Nilüfer ilçeşinde, Uluabat Gölü kıyısında, Gölyazı adında huzur dolu bir kasaba varmış, ama benim bugüne kadar hiç haberim olmamış. Memleketimizin adeta cennet ama bilmediğimiz o kadar güzellikleri var ki…
Gölyazı, aslında bir ada, anakaraya küçük bir köprüyle bağlı. Tarihi M.Ö 6. yüzyıla dayanıyormuş. 1924’teki mübadele öncesinde, Rum nüfusun ağırlıklı olduğu bir kasabaymış. Mübadele sonrasında, Selanik’ten göç edenlerin bir kısmı buraya yerleştirilmiş.
Kuşbakışı Gölyazı (Not: Fotoğraf internetten alınmıştır.)
Benim Gölyazı’ya gitme sebebim ise, seyahat bloggerı arkadaşım İrem’in başında bulunduğu Dostlar Bir Arada grubunun, Instagram’da 700.000’e yakın takipçisi bulunan ünlü fotoğrafçı Mustafa Seven’le düzenlediği fotoğraf atölyesiydi.
Bol bol fotoğraf çektim zaten… Yazıya da fotoğraflar üzerinden devam edeceğim… Hafta sonunda kısa bir kaçamak yapmak isterseniz, arabaya atlayıp İstanbul ve özellikle yarım saat mesafedeki Bursa’dan kolaylıkla gelebileceğiniz, bol bol fotoğraf çekip, keyifli vakit geçirebileceğiniz, cana yakın insanlara sahip, henüz keşfedilmemiş bir kasaba… Sırf huzur dolmak için bile gidilir bence… 🙂 Yazıyı Candan Erçetin’in çok sevdiğim Bahar şarkısı eşliğinde okumanızı tavsiye ederim! Buraya tıklayarak dinleyebilirsiniz! 🙂
INSTAGRAM: @orcundalarslan
Gölyazı’ya gitmek için İstanbul’dan sabah 07:00’de yola çıktık. Hafta sonu erken kalkmak zor olsa da sabah saatlerini çok seviyorum. Topçular’dan feribotla karşıya geçip Yalova üzerinden gittik. Yalova’da yol üstünde kahvaltı molası da verdik. Yalova-Bursa yolunda manzara gördüğünüz gibi yemyeşil tepelerle dolu.
Gölyazı’daki ilk fotoğrafım… İşlerini tamamlayıp köye dönen balıkçılar…
Köprüyü geçip kasabaya girince, karşınıza ilk önce kestaneciler çıkıyor. İsterseniz kestane alın, isterseniz göl kenarındaki kahveye oturup, çayınızı kahvenizi yudumlayarak yol yorgunluğunuzu atın…
Gölyazı’da ilk rotanız, sahil boyunca dolaşmak olsun… Zaten çok da büyük değil… En fazla yarım saatinizi alır… Biraz Uluabat Gölü’nden de bahsetmek lazım. Genellikle yanlışlıkla Ulubat olarak söyleniyor. Sığ, uzun, ince bir göl. En derin yeri 4 metreymiş, ortalama derinliği de 2,5 metre.
İsterseniz kişi başı sadece 5-6 TL ödeyip, gölü kayıkla gezebilirsiniz.
Sahiller tüm Türkiye’de olduğu gibi Gölyazı’da da sahil ranta kurban gitmiş… Başlarda böyle çirkin binalarla karşılaşırsanız şaşırmayın…
Ama biraz sabredince, yıkık dökük de olsa, estetik duran tarihi evlere denk geleceksiniz. Burası sahilin hemen yanı başındaki Atatürk Caddesi.
Atatürk demişken, Gölyazı tam anlamıyla Atatürkçü bir kasaba. Hemen hemen her evde Atatürk resimleri, bayrakları asılıydı. Gurur duydum.
Bu sevimli amcayla fotoğrafını çekerken tanıştım. 1924 doğumlu, 90 yaşındaymış. 15-20 dakika sohbet ettik ama ismini not almadığım için maalesef unuttum. Köyün yerlisiymiş. O çocukken Atatürk’ün kız kardeşi Makbule (Atadan) Hanım Gölyazı’ya gelmiş, amcayla da tanışmış.
Gölyazılı balıkçı bir kadın. Gölyazı’da erkekler kadar kadınlar da balığa çıkıyormuş.
Gölyazılı kadınlar tıpkı Karadeniz kadınları gibi çalışkanlar. Gördüğünüz üzere fırıncı da kadın.
Sahildeki küçük meydanda, gölden çıkan taze balıklar satılıyor…
Gölyazı’da neredeyse kedi köpekten çok leylek var. Görmek için yapmanız gereken, kafanızı kaldırıp sokak lambalarına bakmak. Birçoğunun üstüne yuvalarını da kurmuşlar. Aynı anda 2-3 leylek varsa, gagalarını korkutucu şekilde birbirine çarpıyorlar. Benim şaşkınlıkla izlediğimi gören bir teyze, onlar böyle konuşuyor kendi aralarında diye açıklama yaptı. Bu arada çok geziyorum diye “Leyleği havada mı gördün?” diyenler oluyordu çok, evet, havada uçarken de gördüm Gölyazı’da. Umarım daha da çok seyahat etmeme vesile olur bu! 😀
Sahilden sonra sıra köyün Arnavut kaldırımlı taş sokaklarını gezmekte. Zira bakımsız ama çok güzel var.
En sevdiğim binalardan birisi bu oldu. Malum Rumlar zevkli insanlar…
Malum Gölyazı küçük bir ada. Çok fazla arazisi olmadığı için, evlerin bahçeleri ya çok küçük ya da hiç yok. Bu yüzden olsa gerek, hemen hemen tüm evlerin önünde çeşit çeşit çiçekler var.
Evinin önünde Gölyazılı bir teyze ve torunları…
Sokak aralarından göl manzarası…
Bazı sokaklarda evleri rengarenk boyamışlar.
Madem selfie çekmek moda bu aralar, bu da benim sahile dönerken Gölyazı selfie’m 🙂
Köyden ayrılmadan önce, sahilde Gölyazılı kadınların yaptığı nefis gözlemeleri yiyip ayran içmeden dönmek olmaz!
Bu da Dostlar Bir Arada grubu… Ortamızdaki sevimli dostumuza dikkat! Fotoğraf çektirdiğimizi görünce geldi aramıza oturup poz verdi! 🙂 Bu arada Dostlar Bir Arada grubunu sosyal medyada #dostlarbirarada hashtagiyle takip edebilirsiniz. Twitter hesabına da burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz!
Gün boyunca fotoğrafçılıkla ilgili sorularımızı sıkılmadan cevaplayan, Instagram fenomeni, ünlü fotoğrafçı Mustafa Seven ile birlikte… Kendisi şu anda T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın himayesinde yürütülen, Türkiye’nin tanıtımına büyük katkıda bulunacak olan #ComeSeeTurkey projesinin de başında bulunuyor…
Köprünün anakara tarafında bulunan, yaklaşık 500 yıllık bu çınar ağacı da gölgesiyle, göl kenarında keyif yapmak isteyenleri güneşten koruyor… 500 yıl boyunca kim bilir kimler faydalandı gölgesinden…
Gölyazı’dan ayrılmak üzere gölün hemen dibindeki otobüsümüze binince, bu enteresan son kareyi çekmek kısmet oldu. Evet, Gölyazılılar gölün içinde traktörlerini sürüyorlar! 😀
Burası da Gölyazı-Bursa yolu. Yine yemyeşil tepeler. İnsanın gidip koşası geliyor oralarda. İstanbul’a dönmeden önce çok kısa bir Bursa turu da yaptık. Yemeğimizi yedik. En keyifli kısmı da buz gibi Efes’lerle yorgunluğumuzu atmak oldu! 🙂
INSTAGRAM: @orcundalarslan
İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR:
TİPİK EGE KÖYÜ KİRAZLI’DA HUZURLU BİR TATİL İÇİN: EPHESUS LODGE