13 Eyl THASSOS ADASI REHBERİ
YAZI: Buket Ceylan
Yaz sezonunda seyahat için rota belirleyeceğim zaman bilinçsizce Ege’ye doğru yöneliyorum. Çünkü benim için Ege Denizi, Ege insanı, Ege mutfağı demek, keyifle geçirdiğim bir yaz demek. Elimde değil seviyorum 🙂
Tabii bu tutkuya rağmen, birçoğumuzun yakındığı aşırı yüksek fiyatlar ve kaotik kalabalıklar gibi geçerli sebeplerden dolayı canım ülkemin güzelim Ege kıyılarında pek keyifli vakit geçirdiğim söylenemez. Bu sebeple daha yaz başında rotamı, bütçemi gereksiz yere zorlamayacak ve kendimi çok daha rahat hissedeceğim Yunan adalarına çevirmeye karar verdim. Şükürler olsun ki dilediğim gibi oldu. Birbirinden güzel Yunan adalarında arkadaşlarımla beraber en güzel yazlarımdan birini geçirdim.
Ağustos ayı sonunda nereyekacsak.com ekibinden Orçun ile beraber dört gün boyunca Thassos’u keşfettik.
Birçok Yunan adasının aksine yemyeşil doğası ile göz dolduran Thassos turistik ve çok fazla ilgi gören bir ada. Adanın hemen hemen her yerindeki yoğun Türk, Sırp ve Rumen turistin neden olduğu kalabalıklar mevcut. Buna rağmen keyfimiz hiç kaçmadı. Çünkü popüler noktaların yanı sıra yepyeni plajlar keşfettik, köyleri dolaştık, lezzetli yemekler yiyip keyifli sohbetler ettik.
Feribot’la Yunan ana karasını arkamızda bırakıp Thassos’a doğru yaklaşırken en göze çarpan özelliği yemyeşil doğası oldu. Anlatıldığı kadar varmış Kiklad adalarının aksine burası yeşil bir cennet.
THASSOS HAKKINDA GENEL BİLGİLER
Thassos Adası , Ege Denizi’nin en kuzeyinde yer alan bir ada. Aynı zamanda İstanbul’dan karayolu ile ulaşabileceğimiz en yakın Yunan adalarından bir tanesi. Adanın Türkçesi ismi Taşoz fakat çok fazla kullanılmadığı için kendisinden Thassos diye bahsedeceğim.
Adanın nüfusu 13 binin biraz üzerinde. 380 kilometrelik yüz ölçümü olan yuvarlak bir ada diyebilirim. Nitekim, yaklaşık 2-3 saat içerisinde adanın etrafında şöyle hızlıca tam bir tur atabilirsiniz. Üstelik, sahil şeridi boyunca arabayla kolaylıkla ulaşabileceğiniz çok sayıda plaj alternatifiniz var. Bu durum uygun fiyatlı olması ve İstanbul’a yakınlığından sonra Thassos’u cazip hale getiren bir diğer güzel özelliği. Adanın deniz kenarına kurulmuş Limenas, Limeneria ve Pathos gibi üç büyük kasabası var. Turistlerin Thassos’ta konaklamak için en çok tercih ettiği yer ise adanın merkezi kabul edilen Limenas.
Limenas ilk görüşte biraz hayal kırıklığı yaratmıyor değil, çünkü daha çok Türk sahil kasabalarını andıran, genellikle 3-4 katlı, kendinizi asla Yunan adasında hissettirmeyecek binalarla dolu. Hani benim canım taş evlerim diye üzülürken meğer telaş etmeye hiç gerek yokmuş! Çünkü adanın iç kesimlerindeki dağ köylerinde tarihi doku çok iyi korunmuş.
Limenas’ın arka sokaklarındaki bu bina, şöyle oturup önünde güzelce poz verilebilecek nadir güzel binalardan birisi.
Bu binalar da fena sayılmaz 🙂
Burası Panaya köyü. Adanın köylerindeki tarihi evler hala yerli yerinde duruyor.
Gelelim Thassos’un tarihine. Ada 1456 yılından sonra Osmanlı himayesine girmiş ve 1821’de Yunan isyanı sırasında Osmanlı İmparatorluğu tarafından Mısır valisi Kavalalı Mehmet Paşa’ya verilmiş. Modern dünya düzenin kurulduğu 1900’lü yıllarda Yunanların himayesi altına giren ada İkinci Dünya Savaşı sırasında bir süre de Bulgarlar tarafından yönetilmiş. Brezilya dizilerinin karmaşasını aratmayacak tüm bu tarihi olayların sonunda bir çok kültürün senteziyle karşılaşmak kaçınılmaz oluyor . Bir tarafta Bizans kalıntıları, antik tiyatrolar, diğer tarafta ise geleneksel Türk mimarisini anımsatan evlerden oluşan şirin köyler… Dolayısıyla Thassos’ta deniz, kum, plaj kısacası ehlikeyf tatilinin yanı sıra eğer ilginizi çekiyorsa kültürel gezilere de zaman ayırabilirsiniz .
Adanın merkezi Limenas’ın sokaklarında karşınıza her an Bizans kalıntıları ya da müzeler çıkabilir.
THASSOS’UN EN GÜZEL PLAJLARI
Thassos’daki hemen hemen her plaj tam benim sevdiğim kıvamda. Bir yanda yemyeşil mis gibi bir doğa,diğer yanda masmavi Ege Denizi… Gideceğiniz her plajda ormanın yeşili ile denizin mavisinin bütünlüğü sizi mutlu etmeye yetecek. Ta ki, gözde plajlardaki yerli ve yabancı turistlerin kalabalığı sizi bu tatlı rüyadan uyandırana kadar. Ne yazık ki, bu kalabalıklar ortamın büyüsünü bozmuyor desem yalan olur. Gelin görün ki, buna rağmen adada ki popüler plajların çoğu Türk turistlerin ilgisini çekecek şekilde upuzun, kumlu, organize, yani işletmesi olan plajlar. Bu plajların bir çoğu turistik ve popüler olmasına rağmen bir kaç tanesi hariç şezlong ücreti ödemedik. Aynı zamanda, herhangi bir otopark sorunu da yaşamadık ve hiç bir şekilde otopark için ücret talebiyle de karşılaşmadık. Tabi biz yinede revaçtaki plajları gezmeyi bitirdikten hemen sonra kendi zevkimize hitap edecek, birçok turistin hiç bilmediği plajları keşfettik ve en çok sevdiğimiz plajlar onlar oldu…
Bu sebeple bu bölüme çok bilinmeyen bir kaç plajla daha doğrusu beni en çok etkileyen plajları anlatarak başlayacağım. Hatta bu bölüm için şöyle diyelim: Buket’in Thassos’taki Top 10 plaj listesi 🙂
GLİFONERİ PLAJI
Thassos Adası’nda açık ara en keyif aldığım plaj kesinlikle Glifoneri Plajı oldu. Ne yazık ki, bu zümrüt yeşili denize sahip plajı adadaki son günümüzde keşfettik ve o kadar çok sevdik ki tadı damağımızda kaldı. Öyle ki, bu plaj Thassos’a bakış açımı bile değiştirdi. Diğerlerine göre çok daha sakin olan bu plaj Thassos’un kuzeybatı kesiminde yer alıyor. Adanın merkezi Limenas’a ise sadece 7 kilometre uzaklıkta. Kıyısı parlak ve yumuşak kumlu bu küçük koyda denizin git git derinleşmediği için çocuklu aileler içinde oldukça uygun. Sahildeki şezlonglara herhangi bir ücret ödemenize gerek yok. Sadece çok fazla şezlong olmadığı için erken gitmenizde fayda var.
Plajın hemen girişinde ise keyifli bir taverna var. Son günümüz olduğu için çok fazla zamanımız yoktu ve o sempatik tavernanın yemeklerini deneyemedik. Bu sebeple, ne yazık ki yemeklerin lezzetti, fiyatı vs. hakkında yorum yapamayacağım fakat eminim ki her Yunan adasında olduğu gibi bu tavernada da uygun fiyata lezzetli yemekler yenilebilir.
Bu plajın en kalabalık hali. Deniz ise gün boyu temiz ve berrak.
Plajın farklı açıdan da fotoğrafını çekeyim derken düşme tehlikesi geçirdim ve neredeyse ağzımı burnumu dağıtıyordum 🙂 Bu sefer de ucuz atlattım. Ama fotoğraf güzel oldu. Değdi düşmelere, yuvarlanmalara!
ASTRİDA PLAJI
Yolda giderken bir anda dikkatimizi çeken, adanın güneyinde yer alan bu plajı adanın bir çok popüler plajına tercih ederim. İlk iki gün ardından denk geldiğimiz çılgın kalabalıklar sonrası burayı keşfetmek bize ilaç gibi geldi. Sizi keyiflendirecek müzikler eşliğinde akşam üzeri denizin tadını çıkarabileceğiniz bu plajda turist sayısı da oldukça az.
Plajın kumsal küçük çakıl taşlı. Tabi ki denizin suyu tertemiz, mis gibi. Burada da herhangi bir giriş ve şezlong ücreti ödemedik. Eğer bir şeyler atıştırıp, içmek isterseniz makul fiyatlar karşılığında sıcakkanlı bir aile tarafından işletilen tavernasından dilediğinizi sipariş edebilirsiniz.
Bu plajın pırıl pırıl denizi de akşam sefası yaptık.
ARSANAS PLAJI
Adanın güney kesiminde yer alan Arsanas Plajı, yolda şans eseri keşfettiğimiz plajlardan bir diğeri. Orçun ve benden başka Türk görmediğim ve genellikle Sırpların tercih ettiği bu plaja ulaşmak için anayoldan saptıktan sonra dar bir toprak yoldan devam etmek gerekiyor. Toprak yolun sonunda ise park alanına arabayı park edip ormanın içinden geçen patika yolu yürümeniz gerekli.
Yolun sonuna ulaştığınızda ise bu fotoğraflarda gördüğünüz saklı cennette ulaşacaksınız.
Çakıl taşlı bu plajda bir şeyler sipariş edebileceğiniz küçük bir işletme de var. Biz de bu keyifli plajda en sevdiğimiz Yunan birası Alfa sipariş ettik. Neredeyse her plajda olduğu gibi burada da bir biraya 3 Euro ödedik. Plajda şezlong ücreti ise 2.5 Euro.
ALİKİ PLAJI
Adanın güneydoğusundaki bu plaj anayol üzerinde. Aracımızı park edip daha merdivenlerden aşağı doğru inerken denizin rengi beni baya etkiledi. Plajda şezlongların olduğu kumlu bölüm çok kalabalık olduğu için deniz bulanık olabilir. Bu yüzden size tavsiyem oradan uzak durmanız ve bizim gibi denizin daha temiz olduğu ve çok az kişinin tercih ettiği kayalıklardan denize girmeniz. Eğer günü Aliki Plajı’nda batıracaksınız, plaja yukarıdan bakan Glaros adlı tavernada taze ızgara ahtapotun tadına bakmanızı şiddetle tavsiye ediyorum, yanında Yunan salatası bir de uzo eşlik ederse bizim gibi saatlerce oturduğunuz yerden kalkamayabilirsiniz.
Aliki’nin tepeden görünüşü. Baksanıza, ta tepeden denizin dibini görüyorsunuz.
Benim fotoğrafta yogilik yapmaya çalıştığım yerden biraz daha ileri doğru yürüdüğünüzde düz kayalıkların üzerine havlunuzu serip, rahatça yerleşebilir ve küçük iskelesinden denizin berrak suyuna atlayabilirsiniz.
Benim için Yunan adalarının vazgeçilmez ikilisi…
Fakat, buradaki fiyatlar diğer tavernaların aksine biraz daha yüksekti. Biz de anlamadık. Kazıklandık mı yoksa biz mi çok yedik ?:)
YOLA (GİOLA)
Dünyanın en güzel doğal havuzlarından birinin Thassos’da olduğunu biliyor musunuz? Doğanın Thassos Adası’na armağan ettiği bu doğal havuz yaz döneminde kalabalık olmasına rağmen, hala bir çok turistin varlığından haberdar olmadığı bir cennet. Adanın güneyindeki Astris bölgesinde yer alan Yola’ya ulaşım biraz meşakkatli. Öncelikle, anayoldan çıkıp toprak yola sapmak gerekiyor. Zaten yol aracınızla belirli bir yere kadar gitmenize izin veriyor. Bir noktadan sonrası arabayla gitmeye de müsait değil. Bu yüzden arabanızı park ettikten sonra yaklaşık 500 metrelik patika yolu yürümeniz gerekecek. Tüm bu meşakkatin boşu boşuna olmadığını ise 8 metre yüksekliğinde ki kayalıklarından alkışlar eşliğinde atlayıp Yola’nın içinde yüzerken anlayacaksınız.
Yürümeniz gereken patika yol… Yolunuzu kaybetmemek için yerdeki kırmızı okları takip etmeniz yeterli.
Sizden ricam giderseniz bir kerede benim için atlayın lütfen 🙂 Bu arada eğer acıkırsanız yol üzerindeki tavernada bir şeyler atıştırmak için indiğiniz patika yolu tekrar çıkmanız gerekecek. Bu yüzden,günün büyük bir kısmını burada geçirmeyi planlıyorsanız yanınızda yiyecek içecek bir şeyler götürmeniz de fayda var.
VATHİ PLAJI
Adanın merkez, Limenas’a 5 kilometre uzaklıktaki Vathi Plajı’na gitmek niyetindeyseniz toprak yolu kullanmaktan başka çare yok. Tehlikeli diyorlar ama bence bu toprak yol diğer plajlara giderken karşılaştığımız toprak yollara nazaran daha güvenliydi. Ama yinede yol boyunca dikkatli olmakta fayda var. Çünkü her an mermer yataklarında yapılan çalışmalara denk gelebilirsiniz. Porto Vathi diye de bilinen bu plajdaki kum, mermer tozlarıyla birbirine karışınca olanlar olmuş. Adanın genelinde yeşil tonlarında seyreden denizin rengi mermer tozu sebebiyle turkuaz mavisine dönüşmüş. Kumsalın arkasındaki taşlık bölgede bir işletmeye ait şezlonglar da var . Kumsalda ise bir kaç şemsiye ve voleybol filesi dışında herhangi bir şezlong yok. Bizim gibi havlumuzu serip hemen deniz girebilirsiniz.
Instagram’a Maldivler’deyim diye koysam bence herkes inanırdı 🙂
Sabah erken saatlerde insan sayısı elle sayılacak kadarken öğleden saatlerine doğru kumsal biranda dolmaya başladı. Çünkü bu plajlara 11’den sonra tur otobüsleri yanaşmaya başlıyor.
SALİARA PLAJI (MARBLE BEACH)
Adanın en ünlü plajı olan Saliara Plajı, Vathi Plajı’nın hemen yanındaki koyda yer alan, doğal güzelliğiyle etkileyici, egzotik görünümlü küçük bir plaj. Aynı Vathi’de olduğu gibi mermer tozlarıyla kaplı. Thassoslular buraya Saliara Plajı diyor ama turistler plajı, burada yer alan işletmenin ismiyle, yani Marble Beach olarak biliyor. Öğlene doğru tıka basa doluyor. Tüm bu kalabalığa rağmen Vathi ve Saliara plajları Thassos Adası’nda görmeden dönmemeniz gerekenler listesinin en başında yer alıyor. Size tavsiyem ise bu göz alıcı plaja mümkün olduğunca erken gitmeniz. Böylelikle kalabalıklar suyu bulandırmadan turkuaz denizin tadını çıkarabilirsiniz.
Saliara Plajı’nda şezlonglar 4 Euro. Kalabalıktan dolayı deniz maalesef uzaktan göründüğü kadar temiz değil.
Kırmızılı sanırım bir Sırp güzeli 🙂
LA SCALA PLAJI
Merkeze araçla 5-10 dakika mesafedeki La Scala Beach Bar, Türkiye’de alışık olduğumuz şık, özenle dekore edilmiş beach clubların tarzında bir işletme. Fakat ülkemizdekilerin aksine girişte herhangi bir ücret talep etmiyorlar. Burada keyifli müzik ve iyi bir hizmet karşılığında sadece yediğiniz içtiğinizden mesulsünüz. Bununla birlikte diğer plajların aksine fiyatlar birazcık daha yüksek. Bu da bence kesinlikle Türk turistlerin buraya akın etmesiyle doğru orantılı.
La Scala’da deniz gayet temiz ve berrak.
Plaj büyük olmasına rağmen oldukça kalabalıktı.
Plajda isterseniz kendinize özel loca tutabiliyorsunuz.
PARADİSOS PLAJI
Adanın doğu kesiminde, merkeze 22 kilometre uzaklıkta bulunan incecik kumlarla kaplı Paradisos Plajı, adanın en popüler plajları arasında yer alıyor. Benim ise gezdiğimiz plajlar arasında en az keyif aldığım iki plajdan birisi oldu. Ama yazınında başında söylediğim gibi bir çok Türk turistin benim aksime çok fazla keyif alacağını düşündüğüm plajlardan birisi burası. Tabii yiğidi öldürüp hakkını yememek gerek, çünkü onca kalabalığa rağmen deniz tertemiz ve berraktı.
Paradisos Plajı’nda deniz oldukça sığ olduğu için yürü yürü bir türlü bel hizasını geçmiyor.
Yamaç paraşütü yapanlar sahilin ucuna doğru iniyorlar.
HRİSİ AMMOUDIA PLAJI (ALTIN KUM PLAJI)
Merkeze 6-7 kilometre uzaklığındaki bu upuzun plaj ismini altın renkli kumundan alıyor. Turistler plajı İngilizce ismiyle, yani Golden Beach olarak anıyor. İnce yumuşak kumlu bu plajın denizi biz gittiğimizde oldukça dalgalıydı. Hatta dalgalar su kayağı veya sörf yapmak için baya elverişli gözüktü gözüme. Plaj boyunca oldukça donanımlı konaklama tesisleri ve tavernalar da var. Herhangi bir giriş veya şezlong ücreti ödemeyeceğiniz için siz de bizim gibi çok keyif almazsanız istediğiniz an kalkabilirsiniz.
Plajın bu görüntüsünü, yazları çocukluğumun geçtiği sayfiye şehri Yalova’nın plajına benzettim.
Plajın tepeden görünüşü…
THASSOS’DA GEZİLECEK EN GÜZEL KÖY VE KASABALAR
Thassos’un köyleri genellikle adanın iç kesimlerinde, dağlık bölgelerde bulunuyor. Adanın geneli fazla turistik olduğu için yaz sezonu boyunca köylerin bir çoğunun da en önemli gelir kaynağı turizm olmuş. Bu köylerin turistik oluşu ne yalan söyleyeyim beni hiç rahatsız etmedi. Aksine, köylere adım attığım an kocaman bir oh çektim. Çünkü gelenek ve kültürlerini mümkün olduğunca yaşatmaya çalıştıkları için sahil kasabalarına kıyasla bu köylerde Yunan kültürünü çok daha iyi hissedebildim.
PANAYA (PANAGİA)
Thassos’un merkezine 7-8 kilometre mesafede, dağ eteğine kurulmuş, arkasını ormana dayamış şirin bir köy burası. Panagia’nın çok iyi korunmuş olan geleneksel mimarisi Osmanlı izleri de taşıyor. İçinden su kanalları da akan bu köyün en güzel manzarasını izlemek için kıvrımlı sokaklardan köyün tepesine doğru yürümeniz gerekiyor.
Bu fotoğrafı çekebilmek için Orçun’la maymun gibi bir evin çatısına tırmandık 🙂 Görebileceğiniz üzere köydeki tüm evlerin çatıları kiremit yerine kil taşından yapılmış.
Köyün dar ve kıvrımlı sokaklarında gezinip, fotoğraflar çektikten sonra köy meydanında ki koca çınar ağacının gölgesine kurulmuş tavernalardan birine oturabilirsiniz .
Panagia’ya Altın Kum Plajı’na (Hrisi Ammoudia) gideceğiniz gün uğrayabilirsiniz çünkü köy oraya giden yol üzerinde yer alıyor.
THEOLOGOS KÖYÜ
Thassos’un güneyindeki bu dağ köyü kuzu çevirmesiyle ünlü ve adanın en popüler köylerinden birisi. İki uzun paralel caddeden ve bu caddeleri ise birbirine bağlayan dar ve kısa sokaklardan oluşan bu köyün mimarisi de oldukça şirin. Ama benim Theologos’u çok sevmemin asıl sebebi köy sakinlerinin, gelenek ve kültürlerini hem canlı tutmak hem de bunu turistlere göstermek için yapmış oldukları, geleneksel düğün canlandırmaları oldu.
Mimarisi Panaya köyüne göre daha sıradan olsa da bu köyün ambiyansını çok sevdim.
Ah o Balkon’da ben olsaydım… Kesin bir büyük uzoyu tek başıma bitirirdim.
İki ince uzun paralel sokağından biri…
Köy beklenmedik bir anda şenlik alanına dönebiliyor. Mesela bizim etrafımız bir anda geleneksel kıyafetleri giyinmiş gençleri ve çocuklarla doldu. Bir an için gerçek bir düğün sandık ama durumun aslını ise sokakta dağıtılan yöresel ikramları tadarken öğrendik 🙂
Gelin atı ve yaveri…
Theologos’ta kuzu eti yemek için çok yer var. Biz Taverna Stelios‘u tercih ettik. Fiyatlar baya uygundu. Bir İstanbullu olarak insan gibi hesap ödediğim zamanlarda kendimi bir garip hissediyorum.
KAZAVİTİ KÖYÜ
Kazaviti, adanın batısında, Limenas’a 20 kilometre uzaklıkta, ormanın ortasında bir köy. Köyde tavernaların olduğu geniş bir meydan ve meydana açılan, arabaların girmesinin imkansız olduğu dar sokaklar var. Köy meydanına arabayı park edip köyün taş kaplı sokakları yürüyerek keşfedebilir, sonrasında gözünüze kestirdiğiniz kafelerden birinde bir frappe molası verebilirsiniz.
Köy yemyeşil,cıvıl cıvıl…
Kazaviti’nin ahşap verandalı evleri, Safranbolu evlerini anımsattı bana.
LİMENAS
Adanın merkezi olan Limenas’ta mimari çok güzel olmasa da hayat hareketli. Özellikle sahil şeridinde ona paralel olan caddede bir iki kadeh bir şeyler içebileceğiniz barlar ile sıra sıra tavernalar var. Hepsi de Türk ve diğer yabancı turistlerle dolup taşıyor. Turistler genellikle sadece bu sahil şeridinde gezinse de benim size tavsiyem, günlük hayatı gözlemlemek için sokak aralarına dalmanız, buradaki esnafla, yerel halkla sohbet etmeniz.
Limenas’ın arka sokakları çok daha keyifli…
Ve çok daha sempatik…
Limenas’ta size güzel bir taverna tavsiyem var. İsmi Mouses, limanın tam karşısında yer alıyor. Yemekleri ise çok lezzetli. Belirli günlerde ise canlı müzik eğlencesi oluyor. Bir de İskeçeli Türk garsonları var.
THASSOS’A NASIL GİDİLİR ?
Ben seyahatlerimi planlarken konaklayacağımız oteli ve ulaşımı genellikle kendim ayarlıyorum ama bu defa durum farklı oldu. Uluslararası ehliyet, şahsi arabam için gerekli evraklar, benzin masrafı, birde üstüne yol yorgunluğunu derken tur ile gitmenin çok daha kolay ve ekonomik olduğunu fark ettim. Biz Orjinal Tur diye bir firmayı tercih ettik. Zaten Thassos’a ilk tur düzenleyen firmalardan birisiymiş. Ulaşım, üç gece deniz manzaralı otelde konaklama ve rehberlik dahil kişi başı 230 Euro ödedik. Otobüs bizi İstanbul’da Zincirlikuyu’dan aldı, Thassos’ta otele kapıya teslim bıraktı. Hatta kahvaltı bile verdiler 🙂 Hem otobüsün konforundan, hem de otelden çok memnun kaldık. Aslında adadaki plaj gezileri de tur ücretine dahil ama biz kendimiz araba kiralayıp keşfetmeyi tercih ettik.
Orjinal Tur otobüsüne Zincirlikuyu’dan gece 00.30’da bindikten birkaç saat sonra İpsala sınır kapısına vardık. Bilmeyen yoktur ama yine de söylemek lazım. Yunanistan’a giriş yapmak için Schengen vizesi gerekiyor. Biz kalabalık bir grup olmamıza rağmen çok vakit kaybetmeden, tur rehberinin de yardımıyla sınırdan hızlıca geçtik. Sabah 8’de de Keramoti’den Thassos feribotuna bindik. Sonuç olarak, toplam 8 saatin sonunda Thassos’a ulaşmış olduk.
Keramoti’den kalkan arabalı feribot ve Orjinal Tur’un otobüsü… Feribot karşıya yaklaşık 30 dakikada geçiyor.
THASSOS’TA ARABA KİRALAMA
Adada yoğun bir turist nüfusu olduğundan dolayı Thassos’ta araba kiralamak biraz zor oldu bizim için. Tabii bunda bizim hatamız var çünkü böyle popüler bir adada bu işi son dakikaya bıraktık. Zorla da olsa Entereprise‘de küçük bir Kia araba kiraladık. Küçücük arabaya günlük tam 40 Euro verdik. Bir gün de, toprak yollardan ulaşılan plajlara gitmek için eski model bir Suziki jip kiraladık. Ona da 60 Euro verdik. O yüzden size tavsiyemiz, adaya gitmeden önce aracınızı internet üzerinden arabanızı kiralamanız. Böylelikle hem araç bulmanız daha kolay olur, hem de fahiş fiyatlar ödemek zorunda kalmazsınız bizim gibi.
Bu arada Yunan adalarında artık birçok araba kiralama şirketi sadece uluslararası geçerliliği olan yeni Türk ehliyetlerini kabul ediyor. O yüzden hala eski ehliyetiniz varsa, seyahatinizden en az 2 hafta önce ehliyetinizi yenilemek için başvurmanızda fayda var ki yeni ehliyetiniz, yola çıkmadan önce elinize ulaşsın.Bir tavsiyem daha var. Avis Rent a Car’ın kapısına bile yaklaşmayın. Adada zaten fiyatlar yüksek, bunlar daha da yüksek istiyor. Bu arada Saliara, Vathi ve Yola(Giola) gibi plajlara gidecekseniz, yolları kötü olduğu için 4X4 bir araba kiralamak gerekiyor. Araç kiralama ofisleri bu konuda kesin uyarıda bulunuyorlar. Bu uyarılara kulak vermenizce fayda var çünkü eğer binek araba ile off-road yola çıkarsanız imzaladığınız sözleşme gereği ceza ödemeniz gerekebilir.
Kazaviti Köyüne doğru giderken… ilk İki gün kiraladığımız arabamız ve çilekeş şoför Orçun 🙂
Thassos’un toprak yollarında 4×4 bir araç şart.
THASSOS’DA NEREDE KALINIR ?
Thassos’da, özellikle de merkezde lüks otel beklentisine girmemek gerekiyor. Otellerin çoğu standart oteller. Biz 3 gece boyunca tur fiyatına dahil çok merkezi konumda ki Possidon Otel’de konakladık. Orjinal Tur size birkaç seçenek sunuyor ve arasından seçebiliyorsunuz. Kahvaltının da dahil olduğu deniz manzaralı otelimizden Orçun ve ben memnun ayrıldık.
3 gece konakladığımız merkez Limenas’ta ki otelimiz.
INSTAGRAM: @bcbuket
ŞU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
DEDEAĞAÇ, İSKEÇE VE KAVALA GEZİSİ
FOLEGANDROS: İlk görüşte aşık olacağınız Yunan adası