02 Tem MİDİLLİ ADASI REHBERİ
Geçtiğimiz sene Kurban Bayramı’nda, yanı Eylül sonunda kuzenlerimle Ayvalık’ın karşısındaki Yunan adası Midilli’ye gitmiştik. Adada 4 gece 5 gün kaldık, geleneksel yapısını korumuş şirin köylerine, en güzel plajlarına gittik. Adada neredeyse gezmedik yer bırakmadık, güzel yemekler yedik, İnanılmaz keyif aldık, huzur dolduk ve döndük.
Midilli’nin en güzel köyü Molivos ve ben 🙂
Midilli, atmosferi, yeşil ve mavinin bütünleştiği doğası, geleneksel yapısı ve plajlarıyla insanı ilk görüşte kendine bağlayan bir ada. Sözü fazla uzatmadan bol fotoğraflı ve videolu yazıma başlıyorum. Bu yazının şarkısı da en sevdiğim Yunan şarkıcı Yorgo Dalaras’tan gelsin: To Spiti Mou To Patriko. Dinlemek için hemen burayı tıklayın!
INSTAGRAM: @orcundalarslan
MİDİLLİ İLE İLGİLİ GENEL BİLGİLER
Midilli, Girit ve Eğriboz’un ardından en büyük üçüncü Yunan adası. Nüfusu 86 binin üzerinde. 1462’den 1912’ye kadar Osmanlı kontrolünde kalmış. Adanın merkezi toplam nüfusun üçte birini barındıran Mitilini şehri. Molivos, Eresos, Ayasos, Kalloni ve Skala Skamnia ise adanın en tanınmış köyleri. Hem adanın merkezinde hem de köylerde tarihi mimari çok iyi şekilde korunmuş. Binalar genellikle rengarenk boyalı.
Midilli’nin merkezi Mitilini
Mitilini’nin rengarenk sokakları
Midilli halkı, tüm Yunan halkı gibi çok sıcakkanlı, çok cana yakın. Merkezde genç nüfus çok olsa da köylerde genellikle yaşlılar var. Tabii ki onlar da siesta yapıyorlar! 🙂 Öğlen saat ikiden akşama kadar sokaklar neredeyse bomboş oluyor, dükkanlar kapanıyor.
Midilli halkını görmek istiyorsanız, sokaklara akşam vakti çıkmanız gerekiyor.
Gelelim Midilli’nin coğrafyasına. Midilli, üçgen şeklinde bir ada. Kalloni ve Yera isminde iki tane de iç körfezi bulunuyor. Yapısı da oldukça dağlık. Diğer Yunan adalarının aksine yemyeşil bir ada. Adanın toplam yüzölçümünün %40’ı zeytin ağaçları ve meyve ağaçlarından oluşuyor, %20’si de diğer ağaçlardan.
Midilli haritası… Solda görünen körfez Kalloni, sağdaki de Yera… Yazıda anlattığım yerlere bu haritadan bakabilirsiniz. 🙂
Yera Körfezi’nin yollardan manzarası
Adanın dağlık yapısından dolayı yollar çok virajlı ama gördüğünüz üzere hakikaten virajlı. Dolayısıyl bir köyden diğerine giderken mesafe kilometre olarak kısa olsa da adanın coğrafi yapısından dolayı baya vakit alabiliyor ama çam ormanlarının ortasından geçmek, zeytin ağaçlarını izlemek o kadar güzel ki insan hiç dert etmiyor.
Midilli’de öyle tek tük zeytin ağaçları değil, bildiğiniz zeytin ağacı ormanları var. Adada tam 11 milyon zeytin ağacı bulunuyor. Evet, yanlış duymadınız, tam 11 milyon zeytin ağacı… Neredeyse bütün yamaçlarda böyle zeytin ağacı ormanları vardı, aralarında da kutu gibi taş evler.
MİDİLLİ’NİN MERKEZİ MİTİLİNİ
Mitilini oldukça küçük bir şehir. Zaten şehirde yapılacak en iyi şey kordonboyunda yürüyüş yapmak, şehrin alışveriş caddesi olan Ermou Caddesi’nde gezinmek ve Arnavut kaldırımlı sokaklarında kaybolarak tipik Yunan mimarisindeki evlere, malikanelere hayran hayran bakınmak… Bir de kimisi 100 yaşını aşmış restoranlarda yemek yemek, kafelerde Midillili gençlerle takılmak…Midilli merkezde biz bir gece kaldık, gayet yeterli geldi, zira adanın asıl köyleri çok güzel…
Mitilini kordonboyu… Arka planda görünen kubbeli yapı, şehrin en ünlü binası olan Ayos Therapos Kilisesi. Yapımı 1935 yılında tamamlanmış.
Sokak aralarındaki birçok ev insanda “Keşke şöyle bir evim olsa” duygusunu yaratıyor. 🙂
Bu arkamda görmüş olduğunuz bina, Ermou Caddesi’nde yer alan eski bir Osmanlı camisi… Şu anda maalesef harabe halinde… Umarım en kısa zamanda restore edilir…
Mitilini’nin En İyi Restoran Ve Kafeleri
Benim için Yunan adaları demek, ahtapottan kalamara, çeşitli balıklardan kızartmalara kadar birbirinden lezzetli yemekler yemek demek… Doğal olarak ben de herkes gibi bir yere gitmeden önce bloglara bakıyorum. Midilli için de baktım, misal Kaldırımaki diye bir restoranı tavsiye etmişler. Bir gittik ki herkes Türk. O yüzden genellikle yaptığımız gibi, ya önünden geçerken görüp hoşumuza giden mekanları ya da Yunan arkadaşlarımızın tavsiye ettiklerini seçtik. Buyurun:
Ermis: Yunan arkadaşlarımızın tavsiyesiyle gittik. 1800’den beri aynı yerde hizmet veren bir taverna. Ermou Caddesi’nin sonunda eski liman bölgesinde yer alıyor. Bu sayede çok turistik de değil. Ama yemekler güzel ama mükemmel değil. Sirkeli ahtapotu iyiydi. Sardalya ve kalamar vasattı. Yanında da Mitilini’ye özgü uzo markası olan Symirnio içtik. Üç kişi, kişi başı 15 Euro’ya yakın bir ücret ödedik.
Ermis’e sırf ambiyansı için bile gidilir.
Ermis’teyken “Midilli’de ne yeni?” temalı bir de video çektik. Videoyu izledikten sonra Youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın! 🙂
Spiti Mou: Dışarıdan görüntüsünü beğendiğimiz için girdik. Sadece Yunan gençlerin geldiği, tek bir turistin olmadığı bir taverna. Restorandan ziyade mezeci gibi. Ahtapotundan cacikiye, patlıcan salatasından Yunan salatasına kadar çok şey yedik, yanında uzo içtik, kişi başı sadece 10 Euro ödedik.
Spiti Mou
Mousiko Kafeneio: Yine yolda yürürken keşfettiğimiz bir kafe. Kendine özgü mimarisi var, tam gidip, oturup frape içmelik, etrafı izlemelik bir mekan. Mousiko Kafenio’da otururken Kostas diye Midillili genç bir fotoğrafçıyla tanıştık. Dedesi Çeşmeliymiş. Bize Ayassos ve Plomari’de güzel restoran tavsiyeleri verdi. Biz gitmeden iki gün önce yapılan Yunanistan seçimleriyle ilgili de konuştuk. Çipras’a oy vermiş. Yunanistan’da hep gençler seviyor Çipras’ı, orta yaş ve üstü pek hoşlanmıyor.
Mousiko Kafeneio
Panellinion: Kordonboyunda, tarihi bir görüntüye sahip bir kafe. Biz mevsim gereği dışarıda oturduk, kahve içip tatlı yedik. Keyifli bir mekan.
Panellinion’un iç dekorunu görünce kışın tekrar gelip içeride mi otursak diye düşünmedik değil! 😀
MİDİLLİ’DE GÖRMEDEN DÖNMEMENİZ GEREKEN KÖY VE KASABALAR
Midilli’de gittiğimiz tüm köylerin her biri ayrı güzeldi, hepsi de sakin ve huzur doluydu. İzmir’de Karaburun’a hiç gittiniz mi bilmiyorum ama oradaki birçok köy, tepelerde kurulmuş ama her birisinin bir de iskelesi var. Midilli’de de benzer bir durum söz konusu. Denize yakın mesafede bulunan her köyün, “skala” yani “iskele denilen bir de sahil kesimi var.
MOLİVOS
Adanın kuzeyindeki Molivos’a bildiğiniz hasta oldum! Bana deseler ki “Tipik bir Yunan sahil kasabası çiz”, kesinlikle burayı çizerdim. Molivos’ta hepsi taştan yapılmış tarihi evler sıra sıra tepelere dizilmiş ve neredeyse tamamı denize bakıyor. Hepsinin ya küçük bir bahçesi ya da terası var. Evlerin hiçbiri, bir diğerinin önünü kapatmıyor. Sokak aralarında yürürken İnsan durmadan “Bir kasabanın bütün evleri mi güzel olur arkadaş!” diye içinden geçirip duruyor.
Halk arasında Molivos dense de aslında kasabanın resmi ismi Mithimna. Nüfusu 2500 civarında. Midilli’nin en turistik yeri diyebiliriz. Köyün en tepesinde Cenevizliler’den kalma bir de kale bulunuyor.
Molivos’a gittiğinizde üşenmeyin, mutlaka en tepelerdeki sokaklara çıkın. Bütün sokaklarda taş evlerin arasından deniz manzarası görünüyor. Her sokakta da ayrı enfes bir manzara var.
Molivos sokaklarında gezinirken İnsan tabii hayal de kuruyor… Şurada benim, eşimin dostumun, ailemin evleri olsa, kahvaltıyı her gün birinin terasında yapsak, yemeye içmeye her akşam birbirimize gidip gelsek diye… Bir düşünün, fena mı olurdu? 🙂
Şu manzaranın güzelliğine, denizin maviliğine bir bakın. Bir de sol alt köşede görünen kafenin terasına dikkat. Sizin de gidip orada oturasınız gelmedi mi? 🙂
Molivos sokakları, yağmurlu havada da ayrı keyifli oluyor.
Bulutlu havada “Allah’ım sana geliyorum” dedirten bir manzara! Resmen huzur kokuyor…
Tabii ki kuzenim Funda ile Molivos’u anlattığımız videomuz da var. Videoyu izledikten sonra nereyekacsak.com Youtube kanalına abone olmayı unutmayın! 🙂
Molivos’un En İyi Restoran Ve Kafeleri
Molivos’ta tepelerde daha çok et restoranları ya da kafeler bulunuyor. Aşağıda, liman bölgesinde ise deniz ürünleri servis edilen restoranlar.
Limana giden yol
Htapodi: Limanda, denize nazır, taş bir binası olan bir balık lokantası. Biz bayağı bir ziyafet çektik. Neredeyse her şeyi yedik! 😀 Ne kadar ödediğimizi not almamışım ama sanırım kişi başı 15-20 Euro arası bir ücret ödemiştik.
Htapodi
Bu da Youtube kanalımızdaki “Molivos’ta Yunan yemekleri” temalı videomuz… Videoda olmayan, anlatmadan geçemeyeceğim bir konu var: Biz yemeğimizi bitirdikten hemen sonra, balıkçı tekneleriyle dolu çarşaf gibi dümdüz denizde, noktalar oluşturan ince bir yağmur başladı. Ardından etraftan toprak kokusu gelmeye başladı. İnsana şükrettiren anlardan birisiydi…
Blue Fox Cafe: Manzarası harika. Tatlıları çok güzel.
Giros Corner: Eğer deniz ürünlerinden sıkılırsanız, 1982’den beri hizmet veren Giros Corner’da bizdeki tavuk dürümün bir versiyonu olan tavuk suvlakiyi deneyebilirsiniz. Şahsen ben çok seviyorum. İçinde şiş tavuk, domates, marul, cacık ve patates oluyor. Yanında da Yunan birası (tavsiye isterseniz Alfa) çok iyi gidiyor. Üstelik suvlaki ve bira kişi başı sadece 5 Euro tutuyor.
KALLONİ VE SKALA KALLONİ
Midilli’nin iki iç körfezinden Kalloni Körfezi’ne ismini veren Kalloni, 8000’i aşan nüfusuyla adanın en büyük ikinci yerleşim yeri. Rengarenk boyalı, küçük bahçesi olan evleri var ama çok da yapılacak bir şey yok. Kasabanın bir de Skala Kalloni isminde sahil kesimi var. Balıkçı tekneleriyle dolu, sessiz, sakin, küçücük bir köy. Tabii yazın muhtemelen çok daha kalabalık olabilir.
Kalloni sokakları
Birçok evin minicik bahçeleri, çiçeklerle süslü balkonları var.
Skala Kalloni’de çektiğimiz, Kalloni’yi ve virajlı yollarını anlattığımız Youtube videomuz. Günden dönen Yunan teyzeler de videomuza dahil oldular. Bu arada arka plana dikkat edin. Sırf ambiyansı için bile gelinmez mi? Videoyu izledikten sonra Youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın! 🙂
ERESOS VE SKALA ERESOU
Eresos, adanın kurak olan güneybatı kesimindeki tepelerde yer alan, beni benden alan çok etkileyici taş evlere sahip, yine oldukça sakin bir köy. Bir de Skala Eresou denilen, adanın en güzel plajlarından birine sahip olan sahil kesimi var.
Eresos’un meydanı
Kasaba çok sakin, dolayısıyla yapılacak en iyi şey ya yemek yemek ya da sokaklarında kısa bir fotoğraf turu yapmak…
Midilli’de benim olsun diye aklımdan geçirdiğim evlerden bir tanesi de Eresos’taki minik bahçeli bu evdi.
Eresos her ne kadar çok şirin bir köy olsa da asıl ününü 2000 küsür yıl önce burada yaşamış olan antik Yunan’ın meşhur kadın şairi Sappho’ya borçlu. Sappho şiirlerinde sıklıkla genç kızların güzelliğinden ve onlara olan ilgisinden bahsetmiş olan bir şair. Midilli adasının İngilizcesi Lesbos diye yazılıyor. Midillili olan kişilere de İngilizce “Lesbian” deniyor, yani “Lezbiyen”. Sappho da Midillili olduğu için 19. yüzyıldan itibaren birbirine ilgi duyan kadınlara “lezbiyen” kelimesi denmeye başlanmış.
Eresos’un sahil kesimi olan Skala Eresou köyünün ana meyanında, Sappho’nun fotoğrafta gördüğünüz heykeli var. Ben pek beğenmedim ama nihayetinde bir sanat eseri, ne desem olmaz. Bu arada belirtmekte fayda var, Eressos dünyanın dört bir yanından lezbiyen çiftlerin de uğrak noktası…
Eresos ve Skala Eresou’nun En İyi Restoran Ve Kafeleri
Kolines: Geleneksel bir görüntüye sahip bir taverna. Deniz ürünleri yerine et yedik. Hayvanlar burada doğal beslendiğinden midir bilmiyorum ama et çok lezzetliydi. Üstelik koca biftek için sadece 8 Euro ödedim. Türkiye’ye kıyasla çok daha ucuz.
Kolines’in içi… Tam bir aile restoranı. Zaten terasında da torunlarıyla oturan yaşlı amcalar vardı. Tabii ki hepsiyle selamlaştık.
Stenaki: Skala Eresou’da şirin bir taverna. Karnımız tok olduğu için oturmadık ama o kadar güzel bir görüntüsü vardı ki içimde kaldı.
Stenaki gibi böyle mekanları görünce, karnım aç olmasa da gidip oturasım geliyor! 😀 Size de oluyor mu arada öyle?
AYASOS
Ayasos, İngilizce yazımıyla Agiasos, Olimpus Dağı’nın eteklerinde, yeşil tepelerin arasında olan şirin bir köy. Dar, kıvrımlı ve yokuşlu sokakları ile bu sokakları süsleyen evleri aşırı güzel. Köy, adanın iç kesimlerinde olduğu için turistler pek uğramıyor ama ben kesinlikle gitmenizi tavsiye ederim. Zira Ayasos Midilli’de günlük köy yaşantısını en iyi gözlemleyebileceğiniz yer.
Tepelerden Ayasos… Fotoğraf bakıp geçmeyin, evleri tek tek inceleyin. Hangisinde oturmak isterdiniz? 🙂
Ayasos’un sokakları… Tam karşıdaki plastik toplara dikkat! Çocukken sokaklarda, okulda oynadığımız, artık tarih olan toplar… Arka planda da 967 metre yüksekliğindeki Olimpus Dağı görünüyor.
Ayasos’un En İyi Restoranı
Bizim için Ayassos’un en keyifli yanı, Mitilini’de tanıştığımız Kostas’ın tavsiye ettiği taverna oldu. İsmi To Stavri. Kendisiyle aynı isme sahip olan Stavri mahallesinde yer alıyor. Tipik bir Yunan tavernası ve hiç mi hiç turistik değil. Sadece Yunan amcalar ve gençler var. Dış cehpesi renkli, içi de oldukça nostaljik. Vasili ile babası Mihalis amca çalıştırıyor. Mihalis amca 18 yaşında açmış burayı, şu anda ise 70 yaşında. Bizim yediklerimizden kabak çiçeği dolmasını kendi elleriyle yaptı. Sardalya ve kalamar, adada yediklerimizin en iyisiydi.
Midilli seyahatimizdeki en güzel yemekleri yediğimiz restoran olan Stavri…
Stavri’de yan masamızda oturan Dimitri amcayla Ayasos videosu çektik. Dimitri amca kendi kendine bize bir şeyler anlattı da anlattı. Biraz sıkılabilirsiniz ama videonun sonunda çok acayip bir şey oluyor. Başını izlemeseniz de sonunu izleyin derim 😀 İzledikten sonra Youtube kanalımıza abone de olursanız sevinirim 🙂
Tavernanın sahibi Mihalis amca Türk olduğumuzu öğrenince kuzenim Funda’ya Türkçe “Benim Küçük Manolyam” şarkısını söyledi, üstüne de “İzmir’in Kavakları”nı.
PLOMARİ
Adanın en güneyinde, Karaburun’un tam karşısında yer alan Plomari, yaklaşık 6700 nüfuslu bir kıyı kasabası. Midilli’de denizin en güzel oldu bölge olsa da, ulaşımı zorlu olduğu için turizm açısından çok da gelişmemiş ki bence bu aslında iyi bir şey. Binaları biraz bakımsız diyebilirim. Bununla birlikte geleneksel yaşam tarzını çok iyi korumuş. Plomari aynı zamanda Yunan rakısı uzonun da en önemli üretim yeri. En meşhur uzo markası Barbayanni (Varvayanni diye okunuyor) de Plomari’de üretiliyor. İsterseniz uzo fabrikalarını gezip alış veriş yapabilirsiniz.
Ayassos’tan, bir kısmı toprak olan virajlı yollardan 35 dakikada ulaştığımız, kartpostallık manzaralar sunan Plomari…
Akşam vakti Plomari
Plomari’nin En İyi Restoranları
Plomari, deniz ürünleriyle ünlü bir kasaba. Dolayısıyla sahil boyunca sıra sıra, turisti bol balık lokantaları var. Ama turistik yerleri sevmiyorum demiştim. O yüzden yine Kostas’ın tavsiyesiyle geleneksel bir mezeci olan Elefteria’ya gittik. Turist sayısı ise sıfırdı. Kendimizi de tabii turistten saymıyorum! 😀 Eğer geleneksel yerlerden hoşlanıyorsanız mutlaka gitmenizi tavsiye ederim, yoksa sahildeki tavernaları tercih edebilirsiniz.
Elefteria, Plomari’nin ana caddesinden 200-300 metre içeride yer alıyor. Fotoğrafta sağda gördüğünüz tek katlı binada ama tabii hava güzel olduğu için masalar hep dışarıdaydı. Fotoğrafta sadece kuzenlerin oturduğu bizim masa görünüyor ama diğer tarafta kalabalık masalar da vardı. Binanın içinde eski bir sobası da var. Kışın tekrar gelip oturası geliyor insanın. Bazı günler canlı Yunan müziği de olabiliyormuş ama tamamen şansa bağlı…
Menüde pilav üstü tavuk, nohut, cacık, kabak böreği ve bazı mezeler var. Tabii yanlarında da uzo. Yemekler gayet lezzetliydi ve de çok ucuzdu.
MİDİLLİ’NİN EN İYİ PLAJLARI
Midilli’nin plajları güzel, gayet keyif adlık ama mükemmel diyemem. Sakız Adası ve Samos gibi plajları çok daha güzel olan adalar var. Belki de biz Eylül sonunda gittiğimiz için böyle düşündüm ben, muhtemelen yaz aylarında çok daha güzeldir. Midilli köyleri, ambiyansı ve yemekleri için gidilecek bir ada. Plajları ise cabası… Organize olan plajlarda şezlong ücretleri kişi başı 2-4 Euro arasında değişiyor.
Eğer okumaya üşenirseniz işte Midilli’nin plajlarını anlattığım video… 🙂
PETRA PLAJI
Molivos’a 5-6 km mesafedeki şirin sahil kasabası Petra’da yer alan kum bir plaj. Denizi genellikle dümdüz ve sakin. Bir de tertemiz. Denizin içinde küçük taşlar olsa da insan dert etmiyor hiç. Tabii çok gürültülü bir şekilde denize giren çok fazla Türk turistin olduğundan da bahsetmek lazım.
Petra Plajı
Plaja paralel yol boyunca çok sayıda taverna hizmet veriyor.
TARTİ PLAJI
Adanın güneyinde, Plomari’ye 20 km mesafede, virajlı ama keyifli, ormanlık yollardan ulaşılan, şezlongların olduğu organize bir plaj. Yazın çok popüler ve kalabalıkmış ama Eylül sonunda gittiğimiz için oldukça sakindi. Biz oradayken gökyüzünde ince bir bulut tabakası vardı ama ona rağmen denizin turkuaz rengi az çok belli oluyordu.
Tarti Plajı
Güneşlenmekten sıkılırsanız, plajın tavernasında yemek molası verebilirsiniz.
SKALA ERESOU PLAJI
Adanın batısında, denize girmek için en popüler yer ama bizim şansımıza deniz inanılmaz dalgalıydı. Kum bir plaj ama denizin giriş kısmı biraz taşlık. Sahil boyunca balkon teraslar şeklinde tavernalar var.
Dalgalı derken abartmak gibi olmasın ama dalgaların boyu neredeyse boyum kadardı. Yine de girdik biz denize. Daha doğrusu biz girsek mi girmesek mi diye karar vermeye çalışırken deniz bir anda çekti bizi içine! 😀
Skala Eresou’da sahildeki tavernalardan birisi…
SİGRİ PLAJI
Sigri Plajı’na kıvrımlı ve kurak yollardan ulaşılıyor. Organize bir plaj. Hasırdan şemsiyeleri ortamla çok uyumlu. Deniz kumlu ama bazı yerlerde öbek öbek yosunlar da yok değil.
Sigri Plajı’nda sadece içecek servisi var ama eğer yemek yemek isterseniz, 20 metre ilerisinde Plaza isminde bir taverna var.
Biz Sigri Plajı’na tam da günbatımından önce gittik. O saatte bizden ve çalışanlardan başka da kimse yoktu. Hemen denize daldık. Su sıcaklığı da tam kıvamındaydı. Nasıl da keyifliydi. Acayip canım çekti şu anda!
AYOS İSİDOROS PLAJI
Plomari’nin merkezine 2-3 km mesafede, çakıl taşlı bir plaj. Ben taşlı plajları seviyorum aslında, zira su kumdan bulanmadığı için pırıl pırıl oluyor. Biz saat akşam 6’ya doğru gittik ama yine de güzeldi deniz. Denizin içinde belirli bir noktadan sonra yosunlar var ama hiç rahatsız etmiyor derinlerde olduğu için.
Ayos İsidoros, ırganize bir plaj, arkasında bira, dondurma vs alabileceğiniz küçük bir market de var.
Biz akşamüzeri gittiğimiz için deniz rengini tam belli etmedi ama sanırım rengi turkuaz. Akşam marketten biranızı alıp mükemmel gün batımının keyfini çıkarabilirsiniz.
MOLİVOS PLAJI
Molivos’un merkezinde. Otelinizden yürüyerek gidebilirsiniz. Biz denize girelim diye gittik ama hava bulutluydu, plaj da vasat göründü, o yüzden girmeden döndük.
Molivos Plajı
MİDİLLİ’DE ULAŞIM VE ARABA KİRALAMA
Midilli’de ulaşımın olmazsa olmazı araba kiralamak, tabii yalnızca şehir merkezinde kalmayacaksanız. Türk turistler arasında popüler olduğu için fiyatlar açısından önceden kiralamakta fayda var. Biz Holiday Autos diye bir firmadan kiraladık. Nissan Micra’ya dört gün için sadece 300 TL ödedik. Bir de excess denilen full kasko yaptırdık. Ona da ekstra dört gün için toplam 40 Euro ödedik.
Midilli’de kiraladığımız Nissan Micra…
Daha önce de bahsettiğim gibi adada yollar çok virajlı. Misal biz Mitilini’den Molivos’a, yollarda bol bol mola da vererek 2-2,5 saatte gittik.
MİDİLLİ’YE NASIL GİDİLİR?
Yunanistan’a gitmek için Schengen vizenizin olması gerekiyor. Eğer mevcut Schengen vizeniz yoksa, aralarında Midilli’nin de olduğu Türkiye’ye yakın altı adaya, 35 Euro karşılığında kapıda vize alarak gidebilirsiniz. Kapıda vizenin detaylarını Kos Adası yazımda detaylı olarak anlattım. Burayı tıklayıp okuyabilirsiniz.
Midilli’ye nasıl gidileceğini bir de bu videodan dinleyebilirsiniz. Tabii sonrasında Youtube kanalımıza abone olmayı unutmayın! 🙂
Midilli’ye Ayvalık’tan Turyol, Jale Tur ve Jalem Tur olmak üzere üç farklı firmanın sabah 09:00’da ve akşam 18:00’de hareket eden feribotlarıyla gidebilirsiniz. Feribot biletleri gidiş-dönüş 25 Euro. Yol yaklaşık 1,5 saat sürüyor. Jalem Tur’un bir de hızlı katamaran seferi var. Ücreti 35 Euro ve 45 dakikada Midilli’de oluyor.
Biz Midilli’ye Turyol’un bu feribotuyla gittik. İsmi feribot ama gördüğünüz üzere Beşiktaş-Üsküdar vapurlarından bir farkı yok. Çok keyifli geçiyor yol. O yüzden hızlı gideceğim diye katamarana fazladan 10 Euro, yani yaklaşık 35 TL ödemeye hiç gerek yok.
MİDİLLİ OTELLERİ
Biz Midilli seyahatimiz boyuna bir gece Mitilini’de, iki gece Molivos’ta ve bir gece de Plomari’de kaldık. İşte kaldığımız oteller:
MİTİLİNİ – Theofilos Paradise Boutique Hotel: Yunan adası standartlarına göre çok iyi bir oteldi. Terasında küçük bir de havuzu var. Gecenin bir vakti havuza bile girdik! 😀 Midilli merkezde kaliteli bir otel arıyorsanız, kesinlikle tavsiye ederim.
Theofilos Paradise Boutique Hotel’in dışarıdan görüntüsü.
Bu da odamız. Otelin en üst katında, iki ayrı odadan oluşan süit oda…
MOLİVOS – Adonis Hotel: Zeytin ağacı ve masmavi Ege Denizi manzaralı taş bir binadaki otelimiz sıradan, standart bir oteldi ama gayet konforlu ve temizdi. Zaten yatmadan yatmaya gidiyor insan. Fiyatı da bayram olmasına rağmen gecelik sadece 50 Euro idi.
En öndeki, yeşil panjurları olan bina bizim kaldığımız Adonis Hotel 🙂
Otelin kahvaltısı da iyiydi. Zaten kahvaltının otelin bahçesinde, taş binaların ve yeşilliklerin arasında yapılması bile yeter.
PLOMARİ – Frini Studios: Her ne kadar dekoru Yunan adalarıyla çok uyumlu olmasa da şık, temiz, güzel bir otel ama otelin en iyi özelliği, Karaburun ve Sakız Adası’nı gören harika manzarası.
Frini Studio’da manzara gündüz ayrı, gece dolunayda ayrı güzel görünüyor.
Otelde yataklar da deniz manzaralı 😀
Otelin önünde, bizim girmeye fırsatımızın olmadığı küçük de bir plajı var.
MİDİLLİ VE MÜLTECİLER
Midilli harika bir ada ama adanın bir de üzücü bir yanı da var. Siz oraya tatil yapmaya gitmişken, limanda Atina’ya kalkacak gemiye binmek için bekleyen Suriyeli mültecileri görüyorsunuz… Belli ki günlerdir duş almamışlar… Yiyecek yemek bulabildikleri için seviniyorlar… Hayat çok garip… Öyle bir hale geldik ki artık hayattan keyif aldığımız için kendimizi suçlu ve kötü hissedebiliyoruz…
Mitilii’de kordonboyunda vakit geçiren mülteciler…
Biz gittiğimizde özellikle Mitilini’de kordonboyundaki insanların yarısından fazlası mülteciydi. Parkları ev edinmişler kendilerine. Köyler arasında seyahat ederken de Türkiye’den kaçtıkları botlarla Midilli’nin farklı noktalarına varmayı başaran ve adanın merkezine doğru akın akın yürüyen mültecilerle karşılaştık. İnsan kendini gerçekten kötü hissediyor yollarda onları gördükçe.
Yollarda karşılaştığımız mülteciler…
Tanıştığım, konuştuğum Yunanlar mültecileri normal karşılıyorlar, zorluklardan kaçıyorlar diye düşünüp empati yapıyorlar. Ama maalesef Türk turistler insanı bir gözle bakmak yerine, yerel halktan daha çok takıyor adada bu kadar mülteci olmasına. Çok üzücü bir durum.
Ben mültecilerin bazılarıyla sohbet de ettim. Türkiye’deki insan kaçakçılarına adam başı en az 1200 $ verip 9 metrelik botlara en az 60 kişi binip geliyorlarmış. İnsan hayatını umursamadan bot başına dönen parayı düşünebiliyor musunuz? İşin enteresan yanı da ne Türkiye tarafında, ne de Yunanistan’da güvenlik güçleri tarafından hiçbir müdahaleyle karşılaşmıyorlarmış… Geri Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan Geri Kabul Anlaşması’ndan sonra durum biraz değişti sanırım.
Karaya ayak basan mülteciler belirli bir noktalarda İskandinav ülkelerinden olduklarını tahmin ettiğim gönüllüler tarafından karşılanıyor, kendilerine yiyecek, battaniye, giysi veriliyor. Bazılarının da Mitilini’ye otobüsle ulaşımı sağlanıyor. Allah hepsinin yardımcısı olsun…
INSTAGRAM: @orcundalarslan
ŞU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
DEDEAĞAÇ, İSKEÇE VE KAVALA GEZİSİ