26 Ağu KSAMİL: Burası Maldivler değil Arnavutluk
Bana Ksamil’in fotoğrafını, neresi olduğunu söylemeden gösterseler, beyaz kumu, turkuaz denizi ve küçük ama yemyeşil adalarıyla kesin Maldivler ya da Karayipler filan derdim. Her ne kadar Arnavutluk’un Adriyatik Denizi ve İyon Denizi kıyılarında çok güzel plajları olduğunu bilsem de bu kadarını hiç beklemiyordum. Zaten geçen sene Ksamil’in varlığından haberdar olur olmaz gidip görme hayalleri kurmaya başlamıştım bile.
Ksamil ve ben… 🙂 Bu fotoğrafın altına Karayipler’de, Jamaika’dayım filan yazsam kesin inanırdınız. 😀 Zaten karşıda görünen adaya da Ksamilliler “Jamaika Adası” diyor. 🙂
Ksamil’de sadece deniz ve plaj değil, doğa da çok güzel. Yeşil ve mavinin bütünleştiği yerlerden.
Şu deniz sizce de insanı çağırmıyor mu? Ksamil’de çektiğimiz bu videoyu izleyince hemen bilet alıp Ksamil’e gitmek isteyeceğinize eminim. 🙂
Nihayet geçtiğimiz Mayıs sonunda dört arkadaş Ksamil’e gitme fırsatını yakaladık. Pegasus Havayolları’yla önce Tiran’a uçtuk, oradan da araba kiralayıp çok keyifli yollardan geçerek Ksamil’e gittik. Hem ekonomik ve çok keyifli bir deniz tatili yapmış olduk, hem de çevredeki doğal tarihi güzellikleri keşfettik. Ksamil’le birlikte oraları da anlatacağım.
Dört kişilik Ksamil ekibimiz. Üç gece kaldık Ksamil’de ve her anından çok keyif aldık.
Ksamil’in en etkileyici yanlarından birisi de kesinlikle günbatımları.
Bu yazımda bize Arnavutluk’un en ünlü şarkıcılarından Eli Fara eşlik etsin. Şarkısının ismi Te Dua Per Vete, yani “Seni Seviyorum”. Dinlemek için burayı tıklayın. 🙂
INSTAGRAM: @orcundalarslan
KSAMİL NASIL BİR YER?
Ksamil, Arnavutluk’un en güneyinde, Yunanistan sınırına çok yakın bir mesafede yer alıyor. Zaten tam karşısında da en ünlü Yunan adalarından Korfu var. Ksamil’in nüfusu yalnızca 3000 civarında. Yani çok küçük bir kasaba. İtalya’nın Puglia kıyılarına da yalnızca 70-80 km mesafede. Plajlarıyla ünlü ama doğası da bir o kadar güzel.
Ksamil’de senenin ortalama 300 günü hava güneşli. Biz gittiğimizde, Mayıs sonunda hava 27-28 derece civarındaydı.
Evet, Ksamil’de plajlar, doğa harika ama şehir merkezi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Maalesef bizim sahil kasabalarımız gibi Ksamil’de de çarpık yapılaşma var. Birbiriyle alakasız, kimisi 4-5 katlı çok sayıda bina var. Ksamil’in turizm potansiyeli komünist dönemde, Korfu’ya çok yakın olmasından dolayı turizm potansiyeli çok değerlendirilmemiş. Daha çok zeytinyağı, limon ve narenciye üretimiyle ünlüymüş ama 1991’den sonra turizme açılmış. Son 10-15 yılda da turizmin patlamasıyla birlikte maalesef kaçak yapılar da hızla artmış.
Denizden çektiğim bu fotoğrafta Ksamil’in çarpık yapılaşması bariz görünüyor. Allah’tan devlet bu işe el koymuş ve şimdiden birçok kaçak binayı yıkmaya başlamış. Devamı da gelecekmiş.
Arnavutlar, Osmanlı’nın da etkisiyle bize acayip benziyorlar. Yani hep tip, hem de hal hareket olarak. Zaten kasabalar, köyler de benzediği için insan Arnavutluk’ta kendini pek yurtdışında hissetmiyor. Türkleri de seviyorlar genelde. Zaten hemen hepsi bizim Türk dizilerini izliyor. Kime Türk olduğumuzu söylesek önce dizi muhabbeti yapıyorlar. 🙂 Bu diziler sayesinde ne prim yaptık arkadaş ya. Hep söylüyorum, küçümsemeyelim, kıymetini bilelim diye. Malum ülkemizin ismi yurtdışında bu aralar pek de iyi anılmıyor. Diziler sayesinde imajı düzeltiyoruz az biraz.
KSAMİL’İN EN İYİ PLAJLARI VE RESTORANLARI
Saymadım ama sanırım Ksamil’de küçük küçük, 10’dan fazla plaj var. Hepsi de birbirine çok yakın. Aşağıda ev sevdiklerimi tek tek sıralayacağım. Biz gittiğimizde Mayıs sonu olmasına rağmen deniz suyu ne sıcak ne de soğuktu, tam kıvamındaydı. Plajlarda şezlong ücreti ödenmiyor. Yeme içme parası ödeniyor sadece. En azından bizim gittiğimiz dönemde öyleydi.
Bu poz “Saçlarım şekil, önümden çekil” pozu gibi görünse de asıl anlatmak istediğim şey, Ksamil’de denizin, suyun berraklığı 🙂
Her plajın bir de restoranı var. Yeme içme fiyatları da çok ucuz. Restoranların menüleri genellikle Yunan adalarında olduğu gibi deniz ürünleri ya da Akdeniz yemekleri ağırlıklı. Eğer daha hızlı bir şeyler yemek isterseniz şehir merkezinde, yine Yunan adalarında olduğu gibi gyros ya da suvlaki yiyebileceğiniz çok sayıda kafe var. Arnavut biraları da hem ucuz, hem de iyi. Gerçi ben sevdim ama arkadaşlarım çok sevmedi. Tirana ve Korça markaları var.
Arnavutluk’ta para birimi olarak Lek kullanılıyor. Ksamil’de iyi bir restoranda yemek yer, yanında içki içerseniz hesap kişi başı ortalama 750-1000 Lek tutuyor, yani 25-30 TL. Gayet makul bir rakam. 1 Euro, yaklaşık 130 Lek ediyor. 1 TL de 30 Lek. Bu arada Tiran’da havalimanında TL çevirmek mümkün ama yine de yanınızda Euro ya da Dolar bulundurmakta fayda var.
Ksamil’de hızlı bir şeyler atıştırabileceğiniz kafelerden birisi. Buralarda fiyatlar daha da ucuz.
ABİORİ BAR RESTAURANT: Ksamil’de en sevdiğim plaj oldu. Plajın tam ortasında, kayalıkların üzerinde kare şeklindeki ahşap bir iskele var. İskelenin iki yanında iki ayrı küçük plajı. İkisi de ayrı güzel. Tam karşısında da “Jamaika Adası” görünüyor. Su hem tertemiz hem de çok ferah. Restoran kısmı da gayet iyi. Temiz, şık bir mekan. Yemekleri lezzetli. Akşam yemeği için de oldukça uygun.
Abiori’nin plajı ve ortasındaki iskele
Bu renk var ya bu renk, insan bakmaya da girip içinde yüzmeye de doyamıyor.
Abiori’nin iskelesinde futbol oynayan Arnavut gençler
GUVAT BAR RESTAURANT: Plajı çok küçük ama Ksamil’deki en güzellerden birisi. Restoran olarak da kesinlikle Ksamil’deki favori noktam burası. Özellikle akşamüstü, gün batmadan hemen önce gitmenizi tavsiye ederim ki gökyüzünün rengi maviden sarı, turuncu ve kırmızının rengine dönerken yemek yemenin keyfini çıkarın.
Guvat’ın plajı sadece bu kadar ama hastasıyım küçük plajların.
Guvat’ta nedense restoranın içini değil dışını çekmişim.
TRE ISHUJT BAR RESTAURANT: Diğerlerine göre daha büyük bir plaj. Üç farklı adaya manzarası var. Plaj da deniz de çok güzel ama denizin içinde, bazı noktalarda büyük taşlar var. Biz koşarak girdiğimiz için ayağımıza çarptı, siz dikkatli olun. 🙂 Restoranı da çok iyi diyemeyeceğim ama kötü de değil.
Tre Ishujt, Arnavutça “Üç Ada” anlamına geliyor. Gördüğünüz üzere manzarasında üç farklı ada var, o yüzden bu ismi vermişler. 🙂
Tüm günü plajda geçirip günü batırmak için en iyi yerlerden birisi. İnsan ağzı açık izliyor. Şükredesi geliyor durmadan.
PANORAMA RESTAURANT: Çok sevdiğimiz bir diğer plaj da burası. Turkuaz suyu ve beyaz kumuyla çok güzel yine. Restoranı da var ama yemek yemedik orada. O yüzden bilmiyorum nasıldır.
Panorama’nın plajı
LORİ PLAJI: Otelimize yürüme mesafesinde olduğu için ilk gittiğimiz plaj oldu. Görsel olarak mükemmel ama suyu biraz bulanık, kumu da biraz yumuşak. O yüzden yüzmekten ziyade sabahın ilk saatlerinde şezlongda uzanmak ya da gün batımında bir şeyler içip sohbet etmek için ideal. İşletmesi de var.
Lori Plajı
Günbatımındaki şu renklerin güzelliğine bir bakın. Tam karşımda, arka plandaki dağlara da dikkat.
KSAMİL ADALARI: Denize girilebilecek bir başka yer de Ksamil Adaları. Adanın denizi taşlı ama yine tertemiz. Adaları görmek, orada denize girmek güzel ama ben Ksamil’in kendi plajlarını tercih ederim yine de.
Biz Panaroma Plajı’ndan 2500 Lek, yani yaklaşık 80 TL verip geçtik. Kişi başı 20 TL’ye gelmiş oldu yani.
Adalardan bakınca Ksamil manzarası… Diğer taraftan bakınca Korfu da neredeyse bu kadar yakın. Korfu’daki evler de çok rahat görünüyor.
KSAMİL YAKINLARINDA GEZİLECEK YERLER
Ksamil’e gidince tüm vaktinizi denizde, plajda geçirmek zorunda değilsiniz. Yakın mesafede görülecek çok fazla yer var. Hemen göz atalım. 🙂
MAVİ GÖZ (SYRI I KALTER): Mavi Göz, dağların arasında bir su kaynağı. İyon Denizi’ne dökülen 25 km uzunluğundaki Bistriçe Nehri’nin kaynağıymış. Öyle bir rengi var ki anlatamam. Bu ismi nereden aldığı belli zaten. Mavinin her tonu var. Ksamil’den, insanın bakmaya doyamadığı, yeşillikler içindeki dar ve kıvrımlı yollardan gidiliyor. Yol yarım saatten biraz fazla sürüyor.
Mavi Göz işte burası. Şu renklere bir bakın. Yüzmek yasak olduğu için sadece ayaklarımızı soktuk. Buz gibiydi.
Çok da temizdi Mavi Göz. İnsanın içesi geliyor suyu. Derinliği de şaşırtıcı ama 50 metreden daha fazlaymış.
Mavi Göz’ün sadece kendisi değil çevresi de çok güzel. Arabayı park ettikten sonra böyle bir patika yoldan ulaşılıyor.
Biraz ilerisinde nehrin sesini dinleyerek oturabileceğiniz masalar da var.
BUTRİNT ANTİK KENTİ: Eğer tarihi yerlere ilgi duyuyorsanız, Butrint’e gidebilirsiniz. Arabayla 10 dakikada gidilen Butrint, antik bir Yunan kenti. En dikkat çekici yapısı da M.Ö. 3. yüzyılda inşa edilmiş olan, 2500 kapasiteli antik tiyatrosu.
Butrint’e giriş ücreti 700 lek, yani yaklaşık 21 TL.
Butrint’in girişinde yer alan Venedik Kulesi.
Tam giriş noktasında, nehrin karşısına geçmek isteyenler için böyle bir de yüzen köprü sistemi var 🙂 Dilerseniz buradan karşıya geçip, Yunanistan sınırına kadar gidebilirsiniz.
SARANDE: Ksamil’e 20 dakika mesafede, 41 bin nüfuslu bir sahil kasabası. Bana yüksek binaları, yokuşları ve sahilinden dolayı biraz Kuşadası’nı anımsattı. Ksamil’de tanıştığımız Arnavut arkadaşların söylediğine göre yazın gece hayatı da oldukça iyi oluyormuş. O yüzden gece eğlencesi isterseniz gidebilirsiniz. Sarande’den ayrıca Korfu’ya feribot seferleri düzenleniyor. Eğer Schengen vizeniz varsa Korfu’ya da geçebilirsiniz.
Sarande’nin sahil şeridi
Sarande’de de bizdeki gibi çirkin ve yüksek apartmanlar var.
KSAMİL’E NASIL GİDİLİR?
Ksamil’e gidebilmek için öncelikle Arnavutluk’un başkenti Tiran’a uçmak gerekiyor. Önce güzel haberi vereyim: Arnavutluk, Türk vatandaşlarından vize istemiyor. 🙂 İstanbul’dan Tiran’a yol yaklaşık 1 saat 20 dakika sürüyor, yanı çok yakın. Şöyle söyleyeyim, İstanbul’dan Kars’a bile neredeyse 2 saatte gidiliyor.
Tiran’a en uygun fiyatlı uçak biletlerini Pegasus Havayolları’ndan bulabilirsiniz.
Tiran’dan Ksamil’e gitmenin en iyi yolu ise araba kiralamak. Biz havaalanından orta boy bir arabayı günlüğü 30 Euro’dan kiraladık. Pegasus Havayolları’nın sitesinden de araç kiralama işlemini yapabilirsiniz. Tiran’dan Ksamil’e iki farklı yoldan gidilebiliyor. Biz giderken iç taraftaki yolu, dönüşte de sahili kullandık. Her ikisinde de yol, eğer mola vermezseniz 4 saatten biraz fazla sürüyor. Biz Tiran’dan Ksamil’e arabayla gittik ama Tiran’dan Sarande’ye kadar otobüsle de gidilebiliyor. Oradan da yine otobüsle Ksamil’e geçmek mümkün. Tiran’da otobüsler, Dogana Otobüs Terminali’nden kalkıyor. Gün boyunca düzenli seferler yapılıyormuş.
Tiran-Ksamil rotası üzerinde yollar genellikle tek şerit gidiş, tek şerit geliş ama gayet düzgün. Manzara ve doğa da çok güzel.
Yol boyunca trafik polisleri sizi sık sık durduracak. İngilizce bilmiyor hemen hiçbiri. Siz de bilseniz de belli etmeyin. “Turko, Türk, Türkçe biliyor musun?” gibisinden kelimeler söyleyin, anlamıyormuş gibi yapın, gülümseyin. 🙂 Biraz bekletiyorlar, ama her defasında bırakıyorlar. Türklere sempati duyuyorlar. Bir de polis gördüğünüzde arkada oturanlar da kemerleri taksın hemen. Çünkü hiçbir bahane bulamazlarsa, onu söylüyorlar. 🙂
Ksamil’e giderken Türkiye’deki şehirlerin çarpık mimarisini aratmayan kasabalardan da geçmedik değil. Kendimizi zaman zaman Söke’de, Nazilli’de, Akçay’da ya da Kırşehir’de hissettiğimiz oldu, her yeri Türkiye’de bir yere benzettik. 🙂 Bu arada benzinin litresi de biz oradayken 166 Lek idi, yani 5 TL civarı. Türkiye ile hemen hemen aynı.
İÇ KESİMLERDEN GİDİŞ
İç taraftaki yoldan giderken, rotanın birazcık dışına çıkıp her ikisi de UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alan tarihi Osmanlı şehirleri Berat veya Gjirokaster’i, Türkçe’siyle Ergiri’yi ziyaret edebilirsiniz. Biz Berat’a uğradık, bir de güzel manzara gördüğümüz yerlerde kısa molalar verdik.
Yaklaşık 60 bin nüfuslu küçük bir şehir olan Berat’ın Mangalem olarak bilinen tarihi mahallesi Osum Nehri’nin iki yanında uzanıyor. Ben hem Safranbolu’ya hem de Amasya’ya benzettim. 🙂
Tiran’dan Berat’a yol 2 saate yakın sürüyor. Önce iki şeritli bir otobandan gidiliyor, sonra da tek geliş, tek gidiş, dar bir yoldan geçiliyor.
Berat, 1-2 saat takılmak, fotoğraf çekmek için ideal. Eğer açsanız, ilk yemek molanızı da burada verebilirsiniz.
Tepelene’de, Vyosa Nehri’ni ve arka plandaki dağların bu manzarasına karşı da bir mola vermenizi tavsiye ederim.
İç kesimlerden Ksamil’e giderken, insanın bakmaya doyamadığı böyle yemyeşil tepelerin yanından da geçiliyor.
SAHİL YOLUNDAN GİDİŞ
Dönüş yolunda kullandığımız bol kıvrımlı sahil şeridi, dik yamaçları, zeytin ağaçları ve uçsuz bucaksız Akdeniz, daha doğrusu İyon Denizi manzarası ve dağ köyleriyle İtalya’nın Amalfi kıyılarını andırıyor. Yol üstünde, Vuno ve Dhermi (Drimazes) isminde iki tane şirin köyden geçtik. Dhrimazes’te kısa bir mola da verdik. Bu rotada, Porto Palermo gibi çok güzel koylar da var.
Arnavutluk’un güney sahilleri boyunca uzanan Keravniya Dağları’nın zirveleri kimi yerlerde sislerle kaplıydı. Nedense ben çok seviyorum sisli havaları. 🙂
Ksamil-Tiran rotasında önce yaklaşık 500 nüfuslu, taş evlerin olduğu, 300 metre rakımdaki Vuno köyünden geçtik.
Sonra da yaklaşık 2000 kişinin yaşadığı, deniz manzaralı bir başka dağ köyü olan Dhermi’den geçtik.
200 metre rakımdaki Dhermi’nin sahili Arnavut gençler arasında oldukça popüler. Yazın gece hayatı da oldukça iyiymiş. Eğer yeterli vaktiniz varsa mutlaka uğrayın derim.
Dhermi, Arnavutluk’taki Yunan azınlığın yaşadığı bir köy. Kendi dillerinde Dhermi’ye Drimades diyorlar.
KSAMİL’DE NEREDE KALINIR?
Biz Ksamil’in en lüks oteli olan Hotel Luxury’de kaldık. Kişi başı, kahvaltı dahil fiyatı 20 Euro’ydu. Mayıs sonunda kaldık malum, belki sezonda biraz daha pahalı olabilir. Otelin odaları gayet konforluydu, kahvaltısı da çok iyiydi. Tam bir Türk kahvaltısı, hem de kaliteli. O yüzden herkese tavsiye ederim. Oradayken tabii ki konuşup sizler için indirim de istedim. Eğer mail (hluxuryksamil@gmail.com) atıp benden selam söyler ve bu yazının linkini atarsanız, resepsiyonda görevli Maria size indirim yapacak. 🙂
Hotel Luxury’nin modern binası. Deniz manzaralı odaları tercih etmenizi tavsiye ederim.
Otelin odaları böyle
Burası da terası
INSTAGRAM: @orcundalarslan
ŞU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR:
TİRAN: Hem vizesiz, hem ekonomik